-
1 emerge
v. su yüzüne çıkmak, ortaya çıkmak, çıkmak, doğmak, gün ışığına çıkmak, yücelmek* * *1. çık 2. ortaya çık* * *[i'mə:‹]1) (to come out; to come into view: The swimmer emerged from the water; He was already thirty before his artistic talent emerged.) ortaya/meydana çıkmak2) (to become known: It emerged that they had had a disagreement.) meydana/su yüzüne çıkmak•- emergent -
2 surface
adj. üst, yüzeysel, yüzey————————n. yüzey, dış görünüş, kanat (uçak)————————v. cilalamak, düzleştirmek, yüzeye çıkarmak (denizaltı), yüzeye çıkmak (denizaltı), ortaya çıkmak, meydana çıkmak, gün ışığına çıkmak* * *1. yüzeyini kapla (v.) 2. yüzey (n.) 3. yüzey* * *['sə:fis] 1. noun1) (the outside part (of anything): Two-thirds of the earth's surface is covered with water; This road has a very uneven surface.) yüzey2) (the outward appearance of, or first impression made by, a person or thing: On the surface he seems cold and unfriendly, but he's really a kind person.) (dış) görünüş2. verb1) (to put a surface on (a road etc): The road has been damaged by frost and will have to be surfaced again.) yüzünü kaplamak2) ((of a submarine, diver etc) to come to the surface.) su yüzeyine çıkmak• -
3 Licht
ans Licht kommen gün ışığına çıkmak;etwas ans Licht bringen gün ışığına çıkarmak;fam jemanden hinters Licht führen b-ni kandırmak;(Beleuchtung, Lampe) Licht machen ışığı açmak;mir geht ein Licht auf şimdi anladım/uyandım -
4 вскрываться
buzları çözülmek; ortaya çıkmak,açığa çıkmak* * *1) ( о реке) buzlan çözülmek2) перен. ( обнаруживаться) açığa / ortaya çıkmak, gün ışığına çıkmak -
5 выявляться
meydana çıkmak* * *несов.; сов. - вы́явитьсяmeydana / açığa çıkmak; gün ışığına çıkmak -
6 видеть
görmek,tanık olmak* * *1) тк. несов. görmek, çekmek ( испытывать); tanık olmakон пло́хо ви́дит — gözleri bozuktur / iyi görmez
он пло́хо ви́дит на оди́н глаз — bir gözü az görür
2) görmekя его́ где-то ви́дел — onu bir yerden gözüm ısırıyor
мо́жет, я тебя́ бо́льше не уви́жу — belki bir daha göremem seni
ви́деть его́ не хочу́! — gözüm görmesin!
ви́дел бы ты его́ сейча́с! — onu şimdi görme!
го́род ви́дел во́йны и наше́ствия — şehir savaş ve istilalar görmüştü
3) тк. несов. (принимать за кого-л.) görmekви́деть в ком-л. ли́чного врага́ — birini kişisel düşman görmek
••как ви́дите — → вводн. сл. gördüğünüz gibi
поживём - увидим! — bakalım, yaşayan görür!
уви́деть свет (о книге и т. п.) — вводн. сл. gün ışığına çıkmak
-
7 Tag
Tag1 m <-s; -e> gün;am helllichten Tag güpegündüz;am nächsten Tag ertesi gün;am Tag zuvor bir önceki gün;den ganzen Tag bütün gün;Tag für Tag günbegün;Tag und Nacht gece gündüz;jeden zweiten Tag günaşırı;von einem Tag auf den anderen bugünden yarına;welchen Tag haben wir heute? bugün (günlerden) ne?;alle zwei (paar) Tage iki (birkaç) günde bir;unter Tage Bergbau yer altında;heute (morgen) in 14 Tagen iki hafta ( oder 15 gün) sonra bugün (yarın);eines Tages bir gün, günün birinde;guten Tag! iyi günler!; beim Vorstellen merhaba!;jemandem guten Tag sagen b-ne merhaba demek;an den Tag bringen (kommen) gün ışığına çıkarmak (çıkmak);an den Tag legen ortaya koymak, göstermek;fam sie hat ihre Tage onun regli/aybaşısı varTag2 [tɛːk] m <-s; -s> EDV tag, HTML komutu -
8 Tageslicht
Tageslicht n <Tageslichts; o pl> gün ışığı;ans Tageslicht bringen (kommen) gün ışığına çıkarmak (çıkmak);bei Tageslicht gün ışığında
См. также в других словарях:
gün ışığına çıkmak — 1. açıklığa kavuşmak, aydınlanmak 2. (bir sorun veya bir durum) açıklığa kavuşmak, aydınlanmak Bu mesele gün ışığına çıkmadıkça toplumun doğru dürüst bir düzen kurabileceğine inanmak zordur. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
gün — is. 1) Güneş Gün biraz yükselince ıssı bir sıcak kırları kapladı. M. Ş. Esendal 2) Güneş ışığı 3) Gündüz Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş. H. Taner 4) Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre Kız… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gün ışığı — is. Aydınlık Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller gün ışığına çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük